10 Şubat 2014 Pazartesi

Vize-Kıyıköy Gezisi

Tekrardan merhabalar

Bir nöbet sonrası havalarında ılık olması münasebetiyle saat 11.00 sıralarında Vize'de bir çay içip döneyim düşüncesiyle tüm hazırlıklarımı yapıp yola koyuldum. Yol güzergahım ise Kırklareli-Pınarhisar-Vize olacaktı. 
Yolculuk başlasın....
Öncelikle Kırklareli'nden sonra Pınarhisar'a giderken yol üzerindeki ilk köydür Üsküpdere... İsmi bi garip gelmişti ilk duyduğumda ve yanımdaki arkadaşla gittiğim tüm görevlerde bu köyden geçerken söylediği mani ismini ezberlememe yardımcı olmuştu.


Anlatılanlara göre çok seneler önce burası yol üzeri olmasından dolayı çok uğrak bir köymüş, halkı çok misafirpervermiş ancak zamanla yoksulluk başlayınca artık kendi karınlarını zor doyurur olmuşlar. bir de yoldan gelen misafirlerde olunca köylü dayanamamış artık. Ve gelen bir yolcuyu gören köylü başlamış maniyi söylemeye....

Burası Üsküpdere,
Su istersen işte dere,
Ekmek istersen Allah vere,
Yatcak yer istersen geldiğin yere... :)

Devam edeyim yolum uzun dedim ve hemen ardından yine yol üstünde bulunan Kaynarca beldesinin içinden geçtim.


Ve Pınarhisar ilçesi göründü. Aslında küçük bir ilçe benim ilçemin nüfusu 100 binin üstünde olunca ilçe demek de bir garip geliyor doğrusu. Nüfusu 11.100. Neyse.... durmak yok devam ediyorum.

Pınarhisar'ı geçince ilk köy olan Erenler köyüne girdiğimde yolun kenarında BİNBİR OKLU AHMET BABA Türbesi vardı, merak edip uğradım. Ve öğrendim ki;  Osmanlıların Rumeli'ye geçişleri sırasında Pınarhisar'da şehit olan bir kişiymiş. Ve şehit düşmesinden sonra Ahmet Bey'e şahsiyetine layık bir Selçuk tarzından Murat Hüdavendigar tarafından bu türbe yapılmış.





Erenler köyüne de kısa bir ziyaret sonrası pekmeziyle meşhur Poyralı Köyüne geldiğimde köyün girişinde bulunan köprünün önünde bir fotoğraf çekimi yaptıktan sonra yola devam ettim. 


Vizeye ortalama 1,5 saat civarı süren bir yolculuktan sonra ulaştım. İlçenin ortasında bulunan bir çay ocağına oturup çayımı yudumlarken karşımda bulunan tepecikteki eski yapılar dikkatimi çekti. Çay parasını öderken kahveciye nasıl gideceğimi sorduğumda ''aaa bu yolu takip et o seni götürür'' demesiyle bende merak uyandıran o mahallelerin arasına girdiğimde gördüm ki, restore edilmiş evler ve mahalleler var...














Daha önceden Vize'de görev yapmış bir arkadaşımı aradığımda Kıyıköy'e de mutlaka gitmem gerektiğini oraların da ayrı bir güzelliğinin olduğunu söyledi. 35 km uzaklıkta olduğunu duyunca biraz tereddüt ettim, dün nöbetten çıkmış olmanın verdiği yorgunlukta vardı aslında ama buraya kadar gelmişken gideyim diye düşündüm. Çünkü başka bir zaman ailemi de götürüp gezdirmek istiyorum buralarda.. Yolda Kömürköy diye bir köy geçtim lakin belde gibi baya büyük bir köydü.


Evet Kömürköy'ü de geçtikten sonra baya bir virajlı yolu olan Kıyıköy'e girişte tam karşıda denizi görünce etkileniyor insan... Köyün etrafı surlarla çevrili ve köye bir kemerden geçip giriyorsun ve tek yön olan yolu takip ettiğinde başka bir kemerden çıkıp köy gezisini bitiriyorsun, tabi sağa sola sapmazsan. :) kemerden geçtiğimde nerdeyse tek şeritli denecek kadar küçük tek yön bir yol, sağlı sollu dükkanlar ve ikişer katlı evler... 







Köyün içinde gördüğüm Liman yazısına doğru döndüğümde çok dar bir yoldan aşağıya doğru sert bir inişten sonra, sahilde duran balıkçı teknelerini görünce gelmişken balık alayım diye düşündüm ama... tabi ben yanıma çok az para alıp çıktığım için neyse diyerek balıkçıların olduğu limana girdim. Önce limanda bir kaç poz çektikten sonra balıkçıların önünde duran kasalardaki hamsileri görünce dayanamayıp sordum. Kasasının ortalama 7,5-8 kilo arası geldiğini ve 15 TL ye verdiklerini duyunca üzerimde bulunan 20 TL :)  nin hepsine balıkları alarak arka çantaya yerleştirdim. Sıcak kanlı insanlardı bi kare fotoğraf almamak olmazdı... 





derken güneş ara ara bulutların arkasına saklanmaya başlamıştı artık.. dönme vakti gelmişti. balıkları da aldım akşama güzel bir yemek için şartlar oluşmuştu. Bu sefer yolu takip ettiğimde başka bir Kemerden çıktım ve evime doğru yola koyuldum. Bir daha ki hafta sonu gezime kadar Hoşçakalın...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder